27 Ekim 2007 Cumartesi

arıcılık



Türkiye’de 2006–2007 Koloni Kayıplari Ön Raporu

Türkiye’de 2007 basında arıcıların bildirmege basladıgı yüksek kovan kayıplarını arastırmak üzere
bir anket çalısması düzenlenmistir. Bu anketle daha önce ABD’de kovan kayıplarını arastırmak
üzere düzenlenen anketin sonuçları da gözönüne alınarak geçmis yıllar ve bu yıl görülen kayıplar
karsılastırılmıstır. Bu yıl geçen yıllara göre istatistiki anlamlı bir koloni kaybı anketlerde bildirilmistir.
2006–2007 ortalaması % 43, 2005 ortalaması % 10, 2004 ve 2003 ortalaması % 10 altında olarak
bulunmustur (Sekil 1). Arıcıların 2003, 2004 ve 2005 kayıpları birbiri ile oranlı iken 2006–2007
kayıpları arıcının önceki kıslatma basarısı ile alakasız bulunmustur (bkz. Tablo 1). Bu sonuçlar
arıcıların besleme, kovan yönetimi gibi konularda farklı yaklasımlarının kovan kaybı ile ilgisi
olmadıgı kanısını desteklemektedir.
Koloni kayıplarının dagılımı incelendiginde olaganüstü kayıpların üç bölgede toplandıgı
görülmektedir (Sekil 2): Batı Akdeniz (Mugla, Marmaris), Güney Dogu Anadolu (Hatay, Diyarbakır),
Kuzey Dogu Anadolu ve Karadeniz’in dogu kıyısı (Artvin, Ardahan, Trabzon, Rize, Giresun). Bu
dagılım yörelerde arıcıların belirttigi anormal iklim kosullarını isaret etmekle birlikte komsu
bölgelerde kayıpların olmaması yerel baska bilinmeyen etkenlerin önemli olduguna isaret ediyor.
Olaganüstü hava kosullarına karsı arıcılara özel meteoroloji raporlarının hazırlanması arıcıların
hazırlıklı olmasını saglayacagından önemli olabilir. Diger bilinmeyen etmenler tarımda kullanılan
kimyasal maddeler veya bilinmeyen yeni hastalıklar olabilir. Arı kayıplarının bulundugu bölgeler ve
bunun dısındaki bölgelerin ve buralardan alınacak örneklerin sistemli olarak incelenmesi
bilinmeyen etmenleri bulmak için önemli olabilir.
Sonuçların iyi bir yönü süphelenilenin aksine arıcılık girdilerinin ölümlerle ilgili görünmemesidir.
Kullanılan ana arıların kaynagı, arıya verilen kek ve diger besin tipi ve kaynagı, bilinen hastalıklar
ve bunlara karsı kullanılan ilaçlar, kullanılan temel petek kaynakları ölümlerle alakalı
bulunmamıstır. Türkiye’deki kovan kayıpları ABD’de görülen Koloni Çökme Bozuklugu’ndan farklı
bulunmustur. _ncelenen 80 ankette yalnız 16 yanıt Koloni Çökme Bozuklugu belirtileri ile uyumlu
bulunmustur. Koloni Çökme Bozuklugu kovanlarda arı sayısının bir hafta gibi kısa bir zamanda
azalması, bu sırada kovanda yavru miktarının azalmaması, çogu kez ana arı ve bir avuç kadar
arının kovanda kalması, buna ragmen kovanlarda balın kalması ve mum güvesi gibi parazitlerin
kovanlarda görülmemesi olarak özetlenebilir. Bu gözlemlerin yapıldıgı az sayıda anket genele
dagılmamıs, yalnız Rize ve Ardahan’dan gelmistir.
Önemli ve umut verici bir bulgu yerli arı ırklarından (Anadolu, Suriye, Mugla ve Trakya arıları), ve
yerli arılarla melezlenmis Kafkas ırkından arıların, Artvin ve Ardahan dısında %20’nin altında kayba
ugramasıdır (Sekil 3). Yöresi dısında kullanılan saf Kafkas ve Avrupa kökenli arılar en çok kayba
ugramıslardır. Bu sonuç Türkiye’ye dısardan arı getirilmesini yasaklama uygulamasının yerinde
oldugunu da göstermektedir. Koloni kayıplarının nedenleri arastırılırken yerli arı ırklarını seçerek
arıcıların biraz olsun bu kayıpları azaltabileceklerini düsünmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Koloni Çökme Bozuklugu, Apis mellifera, balarısı, Türkiye, kovan kayıpları,
iklim, hastalık, pestisit.

Tugrul G_RAY1,2, _brahim ÇAKMAK3, Levent AYDIN4, _rfan KANDEM_R5, Ahmet _NC_6,
ULUDAĞ ARICILIK DERGİSİ

Hiç yorum yok: